Fraud Blocker

Sertleşme Sorunu ve Nedenleri Nelerdir?

Sertleşme sorunu, görülme sıklığı yaşla birlikte artar ancak yaşlanmanın kaçınılmaz sonucu değildir. Yaşlanmaya bağlı diğer sorunlar sıklığı artırır. Sıklık oranları coğrafi bölge, ırk, etnik köken, sosyo-ekonomik ve kültürel değişkenlere bağlı olarak farklılıklar gösterir. Sertleşme sorununun çok faktörlü yapısı tedavi yaklaşımının da multidisipliner olmasını gerektirir. Sertleşme sorunu yaşayan erkeklerin çoğu, organik bir neden olduğu düşünüldüğünden, en azından psikolojik bileşenlerin ön planda olabileceği akla getirilmediğinden, bir üroloğa gönderilir. Psikolojik nedenler ağırlıkta ise organik sebeplere dayandırarak çözüm aramak, işi oldukça zorlaştıracaktır.

PSİKOLOJİK NEDENLERE BAĞLI SERTLEŞME SORUNU

Kaygı – anksiyete: Erkeğin cinsel ilişki sürecinde performansı ile ilgili endişe duyması, erkekliği ile ilgili şüpheler içine girmesi ile kendini strese sokması, kendinde bilinçsiz kaygı yaratması halidir.

Depresyon: Sertleşme sorununda en çok görülen nedenlerden biridir. Bazen erkek duygularını inkar ederek depresyonda olmadığını söyleyebilir. Başka bir cinsel işlev bozukluğunun eşlik etmesi sertleşme sorununa zemin de hazırlayabilir.

Bilinçdışı cinsel çatışmalar: Cinsel konularla ilgili birçok şey olabilir. Çocukluğundan bu yana yetiştirilme tarzı, cinselliğe karşı aşırı tutucu ailelerden gelme, baskın anne karakterine saplanıp kalma, bilinçdışı vajina korkusu, kişinin inandığı mitler gibi birçok konu çatışmalara eşlik edebilir ve sertleşme sorunu olarak erkeğin karşısına çıkabilir.

ORGANİK NEDENLERE BAĞLI SERTLEŞME SORUNU

Sinir sistemi hastalıkları veya hasarları: Beyin-inme, tümör, travma, parkinson hastalığı, bunama, omurilik-travma, multipl skleroz, prostat veya rektum ameliyatları sayılabilir.

Dolaşım sistemi hastalıkları veya hasarları: Atardamarlar-damar sertliği, şeker hastalığı, hipertansiyon, baloncuk, toplardamar- venöz kaçaklar, venöz yetersizlikler ve ameliyatları, şiddetli kansızlık, orak hücreli anemi sayılabilir.

Endokrin sistem hastalıkları: Aşırı miktarda prolaktin salınması, testiküler rahatsızlıklar, hipofiz bezi kaynaklı salınımlar, tiroid bezine bağlı salınımların ayarsızlığı, böbreküstü bezi hastalığı gibi hormonlara bağlı nedenler sayılabilir.

İlaçlar: Reçeteli veya reçetesiz satılan birçok ilaç ereksiyonla ilgili sorunlara yol açabilir.

Madde – alkol kullanımı: Kişinin daha önce ya da hali hazırda kullandığı madde, sigara, alkol vb. kullanımının araştırılmasıdır.

Hastaların çoğunda sertleşme sorununa yol açan birden fazla faktör vardır. Sertleşme sorunu olan bir erkeğin değerlendirilmesindeki en önemli aşamayı detaylı bir tıbbi ve cinsel öykü alınması oluşturur. Öykü, gerçek cinsel sorunun ne olduğunu, cinsel isteğin bulunup bulunmadığını, sertleşme sorununun derecesini, fiziksel ve psikolojik faktörlerin etkileşimini açığa çıkarır. Cinsel öykü, gerçek sertleşme sorunu, cinsel arzu değişiklikleri ile orgazm ve boşalma sorunlarının ayırt edilmesi için kullanılır. Ayrıca hastanın partnerinden de bilgi alınması veri dosyasını güçlendirir. Hastada sertleşme sorunu için risk teşkil eden faktörleri araştırmaya yönelik tam bir tıbbi öykü de alınması değerlendirme sürecini tamamlar.

Tıbbi faktörler değerlendirilirken penis muayenesinin yanı sıra yukarıda belirtilen organik nedenlerin ortaya çıkarılması amacıyla kan, idrar vb. testler de yapılmalıdır.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir: Mevsimlerin Cinsel İstek Üzerindeki Etkisi

“Eşim Seksten Zevk Almıyor”

“Eşim Seksten Zevk Almıyor” diyen erkeklere bu noktada büyük görevler düşüyor. Kendi bedeninden zevk almayı bilen kadınlar seksi bir şekilde yönetir, gerek zihniyle gerek partnerini yönlendirerek zevki yakalar ve o zevke sarılır. Kadının seksten zevk aldığını gören erkek o seksten daha da zevk alır. Ancak madalyonun diğer yüzü, kendi bedeninden zevk almasını bilmeyen kadınlardır.

DOKUNUN, OKŞAYIN, ÖN SEVİŞMEYİ UZUN TUTUN

Yetiştirilme şekli, ailenin baskısı gibi cinselliğe bakış açısını şekillendiren tüm unsurlar kadına cinsellikte baskı yaratır. Çoğu eğitimli, kariyer sahibi kadın bile cinsel organıyla ilgili yeterli bilgiye sahip değildir. Bu bilgisizlik, deneyimsizlik ve baskılar kadını cinsel isteksiz ya da seksten zevk almıyor gibi gösterir. Bu noktada erkek partnere birçok görev düşer.

ERKEK EĞER PARTNERİNİN ZEVK ALMASINI İSTİYORSA…

  • Erkek, ağız ve vücut temizliğine dikkat etmeli, güzel kokmalıdır.
  • Eşine dokunmasını öğrenmesi esastır. Yani kadın bedeni, cinsel organı ile ilgili detayları öğrenmelidir. Her ıslanan kadın zevk alıyor yanılgısı içine düşerler. Kadının zevk aldığını gösteren sadece vajina ıslaklığı değil, tüm beden dilinin verdiği işaretlerdir.
  • Sevişmek için ortamın uygunluğu (ısı, ışık, vb.) sağlamalıdır.
  • Klitorise doğru ve uygun dokunuşu bilinmelidir. Önce yumuşak ve yavaş parmak hareketleriyle uyarı yapılmalı, zaman zaman tüm cinsel organı okşamalı, zaman zaman da klitorise odaklanılmalıdır. Bu dokunuş kısa tutulmalıdır. Kadın belli bir kıvama gelinceye kadar bu uyarı sürdürülmelidir.
  • Sert dokunuşlar başlangıçta kadının canını yakabilir ve onu aniden soğutabilir. Kadının beden hareketlerinden, nefes alışverişinden, konsantresinden bu iyi gözlemlenmelidir.
  • Dokunuşlarının kadına zevk verip vermediği ile ilgili mutlaka kadından geri dönüş alınmalı ve kadının yönlendirmelerine açık olunmalıdır.
  • Kadına bu yönde, yani kendisini yönlendirmede cesaret verilmelidir. Utanma yaşamasına sebep olunmamalıdır.
  • Cinsel ilişkiye girmek için acele edilmemeli; ön sevişme, kadın hazır olduğunu söyleyinceye kadar uzatılmalıdır.
  • Kadının tüm vücuduna dokunuş ve okşayışıyla uyarı verilebilmelidir. Kadının hoşlanmadığı, çok gıdıklandığı vb. bölgelerinde ısrarcı olunmamalıdır. Oral yolla da kadını uyarmak önemlidir.
  • Kadına vücudunun beğenildiği belli edilmeli, sözel olarak sıklıkla ifade edilmelidir. Böylece beğenildiğini ve arzulandığını işiterek hisseden kadının da zamanla isteği artacaktır.
  • Erkeğin erken boşalma, sertleşememe gibi uzun süreden beri gelen sorunları varsa mutlaka tedavi olmalıdır.

DEĞERLİ OLDUĞUNU ONA HİSSETTİRİN

Cinsellik dışında kadın ilişki içinde kendini değersiz ve önemsiz hissediyorsa cinsellikten de zevk alması zordur. İlişki içinde erkek eşini onaylamalı, takdir etmeli ve sevdiğini, onun için değerli olduğunu çeşitli şekillerde eşine hissettirmelidir. Kadın ilişki içinde kendini seks için kullanılıyor gibi hissetmemelidir.

TÜKENEN BİR KADIN SEVİŞMEYİ ÜST NOKTAYA TAŞIYAMAZ

Kadın gün içinde gerek evde gerek iş hayatında yoruluyorsa, çocukların ve evin yükü onun üstündeyse tükenir. Tükenen bir kadın sevişmeyi üst noktaya taşıyamaz, gün içinde ve tek amacı dinlenmek olur. Yorgun ve tükenmiş bir kadından cinsel istek beklenmesi de adaletsiz bir durumdur. Erkek eşinin yükünü tüm iyi niyeti ve sevgisiyle hafifletmelidir. Ona ev işlerinde, çocukların bakımında destek olunmalı ki kadın da kendine zaman ayırabilsin, eşi için hazırlanıp cinselliği sağlıklı bir şekilde düşünebilsin.

UYUM, ZAMANLA YAKALANIR

Seks, boşalma, orgazm olma gibi hazları yaşamanın süreci vardır. Haz alma durumu çiftlerin bedenlerinin uyumuna, birbirlerine alışmalarına, birbirlerini tanımalarına bağlıdır ve uyum da zamanla, çiftlerin birbirine yeterli değeri vermesiyle yakalanır.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir: Porno İzlemek Cinsel İsteği Artırır Mı?

Porno İzlemek Cinsel İsteği Artırır Mı?

Porno İzlemek Cinsel İsteği Artırır Mı

Porno izlemek, eşiyle cinsel ilişkisinin sıradanlaştığını düşünenler tarafından tercih ediliyor. Fakat bu doğru bir durum mu ?…

Cinsel içerikli filmler izlemek (porno vb.) bir yere kadar eşlerin cinselliğine renk katabilir. Görsel uyaran etkisi beynin cinsel dürtülerden sorumlu kısmını çok hızlı harekete geçireceğinden çifti olumlu yönde etkileyecektir. Porno izlemenin ilişkiye renk ve canlılık kattığı söylenebilir. Porno filmlerin onlarca kategorisi ve çeşidi vardır. Bu yüzden ne izlendiği ve ne seçildiği önemlidir. Eğer şiddet, aşırılık içeren filmler tercih edilirse olumsuz etkileri olabilir.

Porno filmlerde kadının zevk vermesi gereken ve ne olursa olsun zevk alan bir şekilde gösterildiği çoğunlukla rastlanılan temadır. Abartılı erkek cinsel organları, çok düzgün kadın ve erkek vücutları, dakikalarca ve aralıksız süren penis ereksiyonu ve vajinaya giriş çıkışı, üst üste orgazm yaşayan kadınlar gibi görüntüler vardır. Bu görüntüleri izleyen çiftlerde şu durumların yaşanmaya başladığı görülür:

  • Erkeklerin penis boyu kaygısı yaşamasına
  • Çiftlerin birbirinden abartılı beklenti içine girmesine
  • Her iki tarafta da performans endişesine
  • Kıskançlık
  • Kıyaslamalar
  • Kendisinin ya da eşinin bedenini beğenmeme

ORGAZM YA DA BOŞALMA HEDEF OLMAKTAN ÇIKARILMALI

Çiftlerin yaşaması gereken birbirine yeterli zamanı ayırma, uygun ortamı sağlama ve birbirlerinin bedenlerine emek vermektir. Bedenlerini ve birbirlerini tanımayı bir eyleme dönüştürmeleri gerekir. Sonuçta orgazm ya da boşalma hedef olmaktan çıkarılmalı, sevişmeye ve zevk almaya odaklanılmalıdır. Çiftlerin erotik filmler izleyerek ilişkilerine fantezi katmaları doğal olabilir, doğru yayınlar izleyerek bilmediklerini görsel olarak öğrenme de gerçekleştirilebilirler ama bu durum yani porno izleyerek seks yapma sıradan bir durum haline gelmemelidir, cinsel ilişkinin ve birlikte yatakta vakit geçirmenin önüne geçmemelidir. Eşlerin birbirinden oradaki gerçek dışı ya da partnerinin kabul edemeyeceği şeyleri istemesine ve yapmayınca da kırılmasına, soğumasına sebep haline getirilmemelidir.

FANTEZİLER KİŞİYE ÖZGÜDÜR

Cinsel yaşam ve fanteziler kişiye özgüdür, nihayetinde bunları çift beraber belirlemeli ve geliştirmelidir. Çiftler, cinsel anlamda yetersiz ya da bilgisiz olduklarını düşünüyorlarsa ilk başvuracakları yer kesinlikle porno filmler olmamalıdır. Bunun yerine öncelikli başvuracakları yerler cinsel yaşam ansiklopedileri- kitapları, eğitici video ve yayınlar ya da cinsel terapistler olmalıdır. Cinsel bilgisizliğin yanı sıra yanlış edinilmiş bilgiler ve mitler de çiftlerin cinsel yaşamlarını olumsuz etkiler. Çiftler isteklerini, beklentilerini, ne istemediklerini, neyi nasıl istediklerini aralarında çok rahat konuşabilir ve birbirlerine gösterebilir hale gelmedirler. Çiftlerin orgazm yolu aslında bir öğrenme, alışma ve geliştirme sürecidir. Birbirlerinin bedenlerini öğrendikçe daha çok zevk alır, zevk aldıkça da zevk verir hale gelirler.

Özetle, eşlerin cinsel yaşamında porno, renk katan fantezilerinden biri olduğu sürece işlevseldir. İki taraf da izlemek istiyorsa ve rahatsızlık duyulmuyorsa ilişkiye katkı sağlar. Eğer çift beraber değil de izleyen tek bir taraf olursa, bu, çiftin cinsel yaşamını günden güne olumsuz etkilediği gibi tek başına izleyen tarafta da olumsuz bir döngü başlaması riski çok yüksektir.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir: Cinsel Performans Konusunda Kaygılı Mısınız?

Mevsimlerin Cinsel İstek Üzerindeki Etkisi

Mevsimlerin cinsel istek üzerindeki etkisi kesinlikle yadsınamaz. Cinsel istek ya da isteksizlik, kişilerin ruh durumuyla yakından ilişkilidir. En çok bahsi geçen değişim zamanları bahar aylarını kapsar. Bahar aylarında farklı hastalıklara yakalanma yatkınlığı arttıkça ruhsal sıkıntılara da yatkınlık da artar.

CİNSEL İSTEKTE ARTMA YA DA AZALMA MEVSİMLERE Mİ BAĞLI?

İlkbahar dönemi doğanın canlanması olarak kabul edilir. Gece gündüz zaman farklılıkları ve küresel mevsim değişimlerinin etkileri ruhsal durumumuzu, düşünce sistemimizle birlikte olaylara bakış açımızı da etkiler. Hepimiz bu zamanlarda gün içinde hem kışı hem yazı hem de baharı yaşarız ve haliyle psikolojimiz de etkilenir, bu da depresif belirtilere zemini hızlandırır. Bu etkilenmeler; yataktan kalkmada zorluk, aşırı uyku hali, gün içerisinde ayılamama, sürekli yorgun hissetme, isteksizlik, gerginlik, moral bozukluğu, iştahta değişkenlik, kaygıda artış, aşırı telaş hali, sinirlilik, dikkat sorunları, huzursuzluk, enerji kaybı gibi birçok etkiyi kapsar. Tüm bunlara bağlı olarak kişilere göre değişkenlik gösteren cinsel istekte azalma ya da cinsel dürtüde artış olabilmektedir.

Melatonin ve seratonin hormonları mevsimsel değişimlerden etkilenmektedir. Çünkü bu iki hormon uyku, uyanıklık, enerji, mutluluk ya da mutsuzlukla ilişkilidir. Bu da ruh halimizi ve dolayısıyla cinsel isteğimizde de etkilidir.

GÜNEŞ IŞIĞI DOĞAL AFRODİZYAK!

Güneş ışığının ve ılık havanın doğal afrodizyak olduğu söylenir. Özellikle kuzey iklimlerinde Haziran ayının cinsel isteğin ve romantik ilişkilerin en yoğun yaşanan ay olarak değerlendirildiği görülür. Amerika’da bir üniversitede, öğrencilerin cinsel deneyimlerini en yoğun yaşadıkları zamanın Haziran ayı olduğu görülmüştür. Bu aylarda cinsel istek ve dürtülerde artış olduğu araştırma ile desteklenmiştir. Kuzeyde Haziran aylarının ülkemizde bahar ayları ile denk geldiği dikkate de alınmalıdır.

BAHAR VE YAZ AYLARINDA CİNSEL İSTEK ARTAR MI?

Bahar ve yaz aylarında cinsel istek ön plana çıkar çünkü bu mevsimlerde kişiler kendilerini daha canlı, daha enerjik daha bakımlı hissederler. Spor yapmaya, bakımlarını artırmaya başlarlar. Spor vb. aktivelerle kan akışı hızlandıkça cinsel enerji ve istek artar.

Bahar ve yaz ayları tatili çağrıştırır, bu da dolaylı olarak zihindeki gerginliği alır, cinselliği düşünme ve cinsel istek olarak bize döner. Yine taze meyve ve sebzelerin tüketilmesinin başlamasıyla da doğal afrodizyakları bilinçli ya da bilinçsiz tüketerek cinselliği kendimize çağırmaya başlarız.

Tüm bunlardan “Cinsel istek sadece bahar ve yaz aylarında olur” gibi bir netice çıkarılmamalıdır. Cinsellik ve cinsel istek her mevsimde vardır ve yaşanır. Yukarıda yazılanlar, araştırmalar ve mevsimlerin cinsel istek üzerindeki etkisi dolayısıyla daha yoğun görüldüğü dönemler olarak değerlendirilmelidir.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir: İlişki Bittiğinde Yaşanan En Yaygın 10 Duygu

Seks İçin Uygun Ortam Nasıl Olmalıdır?

Seks İçin Uygun Ortam Nasıl Olmalıdır

Seks için uygun ortam sağlamak sizin elinizde! Ortamınız ne çok karanlık ne de dikkat dağıtacak aydınlıkta olmalı! Seks için en önemli 3 unsur; uygun partner, uygun zaman ve uygun ortamdır. Bu 3’lüden birinin eksikliği seksten alınan hazzı ve keyfi olumsuz etkiler.

KENDİNİZİ RAHAT HİSSETMENİZ ÖNEMLİ

Seks için uygun ortam stresli ve gergin olmaması gerekir. Örneğin evde başka misafir ya da kalanlar varsa (ki bu kişiler aileden birileri ise) durum daha gerginlik yaratıcı olabilir. Ancak seks çiftin yaşaması gereken doğal bir ihtiyaç ve gerekliliktir. Bu yüzden bu durumu engel görmek yerine ılımlı düşüncelerle kendilerini ve birbirlerini empoze etmeleri daha doğru olacaktır. Çift kendini rahat hissetmelidir, rahat hissetmeyecekleri her şey (sürekli çalan telefon, rahatsız edici görüntü ya da ses cihazları) iyi bir seks için ortamdan uzaklaştırmalıdır.

SEKS İÇİN UYGUN ORTAMI HAZIRLAYIN!

  • Seksin mutfağına değinecek olursak, öncelikle ayarlanması gerekenlerin başında ortamın temizliği gelir. Sadece ortamın değil çiftlerin de bedensel temizliklerine, güzel kokmaya (ağız ve ten kokusu) özen göstermeleri ve dikkat etmeleri gerekir.
  • Ne üşütülecek ne de terlenecek düzeyde bir ısı ayarı yapılmalıdır.
  • Ortam ne çok karanlık ne de dikkat dağıtacak aydınlıkta olmalıdır. Erkekler genelde aydınlığı tercih etmelerine karşın kadınlar daha karanlık ortamları isterler. Göz bebeklerinizi göreceğiniz bir aydınlık ya da loşluk belki de yol gösterici olabilir. Işıklandırmaya ek olarak abajurlara düşük amperli renkli ampuller takılması görsel uyaran olarak katkı sağlar (Örneğin kırmızı ışık).
  • Afrodizyak etkisi yaratan özel kokulu mum ya da kokular duyusal uyarıcı olarak işe yarar. Mum yakıldığı zaman sadece koku olarak değil, görsel olarak da oldukça uyarıcı etki sağlar. Dekoratif özel ayrıntılar da önemlidir.
  • Seksi çağrıştıran uyarıcı renkteki ipek-saten çarşaflar, ve yatak örtüleri, seks sırasında kullanılabilecek bel yastıkları, dantel ya da saten iç çamaşırları veya giysiler tüm bunlara eşlik edebilir.
  • Çiftin her birinin sekse ve zevkle odaklanması gerekir. Bunun dışındaki her şey iyi bir seks için zihinden çıkarmalıdır (İş, borç, ailevi meseleler vb.).
  • Odada bulunmaması gereken en önemli objeler; aile büyüklerinin (sağ ya da vefat etmiş) resimleri, kutsal kitap ya da nesneler, çocuklarının resim ya da fotoğrafları, yatakları, oyuncakları ve eşyaları gibi şeylerdir.
  • Ortam olarak sadece bir odaya bağlı kalınmaması, evin diğer odaları ve bölümlerinin de kullanılabileceği unutulmamalıdır.
  • Tüm bunları sağladığınızda yaşayacağınız seksin kalitesi ve hazzı da o kadar artacaktır.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir: Erkeklerin Sertleşme Sorununa Dair 5 Çözüm

Cinsel Performans Konusunda Kaygılı Mısınız?

Cinsel Performans Konusunda Kaygılı Mısınız

Cinsel Performans kaygısına yol açan etkenlerden biri de…

Modern toplumlarda insan cinselliği üzerindeki baskılar sadece dar anlamda kısıtlayıcı yönde değildir. Görünüşte özgür bir cinselliğe karşı olmayan bazı tutum ve davranışlar da doyurucu bir cinsel yaşamı engelleyebilir. Kadın ve erkekleri cinsel ilişkilerinde değişmez rollere iten kısıtlayıcı bir cinsellik anlayışı, özellikle son yılların cinsel özgürleşmesiyle birlikte etkisini gösterir.

Çiftler neden cinsel performans kaygısı yaşar?

Cinsel tutukluğa yol açan etkenlerden biri, reddedilme korkusudur. Bazı erkekler, eşleriyle birlikteyken penislerinin hemen sertleşmeyeceğinden veya orgazmlarını tutamayacaklarından endişelenirler. Bazıları da eşlerine yeterince zevk verecek cinsel teknikleri iyi bilmedikleri için tasalanırlar. Kadınlar da cinsel ilişkide kötü bir performans gösterdiklerinden, sözgelimi eşleri kadar kolay orgazm olamadıkları için onları tatmin edememekten çekinirler. Bazıları ise fiziksel görünüşlerinin yeterince çekici olmadığını, göğüslerinin çok küçük, bacaklarının fazla kısa vb. olduğun düşünür. Kişinin kendini cinsel hazza bırakacağı yerde bu türden bir gerilim içine girmesi, sürekli olarak kendini yargılaması, cinsel arzuyu öldürür. Birbirini seven, birbirine önem veren ama çok deneyimli olmayan iki eşin ilk gecelerinden karışık, tatsız duygularla ayrılmalarının nedeni de tamamen bu türden bir performans kaygısıdır. Oysa doyurucu bir cinsellikte önemli olan, şu ya da bu tekniğin uygulanması, vücudun şu ya da bu noktasının çekici olup olmaması değil, iki eşin de kendilerini içlerinden gelen isteklere bırakabilmeleridir.

Kalıplaşma cinselliği nasıl etkiliyor?

Son yılların cinsel özgürleşme hareketinin çeşitli etkileri olmuştur. Bir yandan utangaçlık gibi daha eski cinsel sınırlanmaların etkisini azaltmış ama bir yandan da cinselliğin standartlaşmasına, kalıplaşmasına yol açmıştır. İçinde yaşadığımız yarışmacı toplumlar, sevişmeyi çok belirli cinsel birleşme tekniklerine indirgemekte ve bu teknikleri en ustaca uygulayan kişileri de ideal dişi veya erkek ilan etmektedir. “ Kadınları tatmin etme teknikleri”, “cinsel teknikler” vb. isimlerle çıkan yüzlerce yayın bu standartlaşmanın göstergesidir.

Bu kalıplaşmanın cinsellik üzerindeki etkisi üç noktada toplanabilir:

1. İlişkide erkek insiyatifinin abartılması: Kendisinden hep aktif bir rol beklenen, sevişmeyi başlatması ve baskın durumda olması istenen bir erkek, hep aynı “performans” düzeyini tutturamadığını görünce, kendi cinsel gücünden kuşkuya kapılabilir. Hele ki cinsellikle ilgili iç çatışmalar ve sıkıntılar taşıyorsa, bu kuşku giderek büsbütün cinsel ilişkiden soğuma haline gelebilir. Sonuçta cinsel tepkimelerini ya bütünüyle ya da kısmen yitirebilir; bilinen deyimiyle iktidarsızlaşabilir. İlişkide insiyatifi ele almanın kadınca olmadığına inandırılmış bir kadın da, sevişme sırasında kendini fazlaca sınırladığında aynı sorunla karşılaşır; bu yapay pasiflik onu öyle doyumsuz bırakır ki, cinsel ilişkiden hiçbir zevk almaz olur ve giderek soğuklaşır.

2. Modern cinselliğin saplantısı: Sevişmenin diğer biçim ve yönlerini ihmal etme pahasına “ çiftleşme”nin aşırı vurgulanmasıdır. Sadece erkek ve kadın üreme organlarının birleşmesine indirgenmiş bir cinsellik bedenin diğer erojen bölgelerinin duyarlılığının yok olmasına yol açabilir ki bu da cinsel hazzın sınırlanmasına ve doyum olanağının azalmasına neden olur.

3. Modern cinsellikte orgazm: Mutlak bir zorunluluk olarak görülür. Cinsel ilişkiye mutlaka orgazma ulaşma düşüncesiyle yaklaşılması, sevişmeyi başlı başına bir amaç olmaktan çıkarıp bir başka amaca, orgazma erişmenin en kısa yolu haline getirir. Bu da sevişme ve cinsel haz süresini kısalttığı gibi erken boşalma gibi sorunlara da neden olur. Başka bir deyişle, cinsellik bir “iş” haline gelmekte, kişisel başarı ya da başarısızlığın ölçüleceği bir sınav alanına dönüşmektedir.

İnsanların cinsel istekleri neden azalıyor?

Cinsel ilişkinin böyle standartlaştırılması, belli reçetelere bağlanması, insanların cinsel tepkilerinin zayıflamasına ve isteklerinin azalmasına neden olur. Bu nedenle modern cinsel terapistler, eşlerin sevişme sırasında daha değişik yöntemler uygulamasını, orgazm olmak için kendilerini zorlamamalarını hatta bir süre orgazmdan kaçınıp sadece aşk oyunlarıyla yetinmelerini önermektedirler.

Bu yazımız da ilginizi çekebilir: Sanal Seks, Cinsel Hayatı Olumsuz Mu Etkiliyor?