Bebeğinizin İlk 1 Yılı ve Gelişimi

LK YILIN ÖNEMİ : HAYATA KARŞI GÜVEN YA DA GÜVENSİZLİK

Çocuklarda gözlemlenen bir davranışın normal ya da normal olmadığını anlayabilmemiz için çocuğumuzun yaşının özelliklerini bilmemiz, çocuğun yaşına uygun gelişimleri sergileyip sergilemediklerini anlamamızı sağlar. İlerleyen yaş dönemlerinde çocuğumuzda ne gibi değişimler olacağını bilmek, bu değişimlere hazırlıklı olmamızı ve bize bilinçli olma olanağı verir. Çocuğumuzla ilgili beklentilerimizi gerçeğe uygun hale getirir. Çocuğumuzdan yaşına uygun beklentiler içine girmek, hem onu psikolojik olarak rahatlatır, hem de aile ilişkilerimizde yaşayacağımız gereksiz gerilimleri engeller.

İLK 1 YILIM 🙂

0-1 AYLARIM

Yüzü koyun yatırıldığımda başımı kontrol etme çabası içerisindeyimdir. 4.haftada başımı tutabilir ve kaldırabilirim. Elim kapalıdır. Avucumun içine küçük bir nesne dokundurulduğunda sıkıca yakalarım. Yüksek sese tepkide bulunurum. Gözümü ,yakın bir nesne üzerine kısa süre sabitleşebilirim. Parlak renkler ve şematik şekiller üzerinde,gözümün biraz daha fazla kaldığı izlenebilir. Tatlı,tuzlu,ekşi,acı besinleri ayırt edebilirim.

1-4 AYLARIM

Omuz ve başımı kontrol ettiğimi  görmeye başlarsınız. 3. ve 4.aylar içinde desteklendiğimde kısa bir süre oturabilirim. Başımı dik tutabilir, kollarıma dayanarak doğrulabilirim. Görme duyum gelişmiştir.Yatay hareket eden nesneleri izleyebilirim. Gözüm, ilgimi çeken nesneler üzerinde daha uzun süre kalır. Görme ve işitmemin işbirliği görülür. Sesin geldiği yöne bakarım. Çevreye ilgim artar,ayak seslerine beslenme,banyo gibi hazırlıklara tepki veririm. Sosyal gülme davranışım 2. ay sonunda görülür. Esas sesleri taklit etme yeteneğim gelişmiştir. Yakaladığım bir hareketi durmadan tekrar ederim. Çıngırağı hızla sallayınca ses çıkardığını fark ederim. Avuç içim ile yakalarım. Herşeyi ağzıma götürürüm Buna kızmayın ve beni engellemeyin. Dünyayı keşfetmem ve algılamam için ağzım en büyük yardımcımdır. Ellerim hafif açıktır artık.

4-10 AYLARIM

Sırt üstü durumumdan yan yatmaya geçebilirim. Emekleme denemem 5. ayda görülür.7. ayda,sürünmem ve emeklemem iyiden iyiye gelişir. 8.ayda tam dönüşümü görebilirsiniz. Bana bir nesneyi uzatırsanız yakalamaya çalışırım. 6.ay içinde terredütlü de olsa yakalarım .   8-9. aylarda iki küpü bir araya getirebilirim. Ustaca yakalamamı 9. ayda görürsünüz. Aynı ay içinde hangi elimi seçtiğimi belli edebilirim. Sonra bu elim değiştirebilirim. Katı mamaları,4.ayın sonu ve 5.ay içinde yiyebilirim. Anlamlı sesler ve heceler çıkarmaya başlarım, taklit yeteneğim gelişmektedir. Destekle oturabilirim. Omuz ve baş kontrolüm gelişmiştir. 7.ay içinde desteksiz oturmamı görebilirsiniz. Yardımla ayakta durabilirim. Tutunarak durmam 9. ve 10. ayda görülür. Emeklemede ustalaştım. Göz ve el koordinasyonumun başlangıcı 4. aya raslar. 6.ay içinde tanıdık ve yabancı yüzleri ayırt etmeye başlarım. Seçiciliğim görülür. Objeleri bir elimden diğerine geçirebilirim.

(Çocuklar genellikle 9-12.aylar arası hangi ellerini kullanmak üzere seçtiklerini belli ederler. İki yaşına kadar sağ elini kullanmasına yardım ve özendirme söz konusu olabilir, oyuncağı sağ eline uzatmak, sağ elini rahat kullanacağı bir biçimde oturtmak gibi-ikinci yaştan sonra,sol elini seçtiğini ortaya koyarsa herhangi bir karışma zararlı olabilir.)

10-12 AYLARIM

Yardımsız ayağa kalkabilirim. Tutunarak yürürüm. Erken yürümem görülebilir. (Ortalama yürüme zamanı 13-15 aylar arasıdır. ) Yatma durumumdan oturmaya geçebilirim. Düşmeden eğilebilirim. Çevrede gördüğüm davranışları taklit edebilirim. Bu yüzden iyi model olmanızı beklerim. Parmaklarımı deliklere sokmaya çalışırım; halkaları yakalarım. Yetişkinlerin sallanarak ve vurarak yaptığı oyunlardan zevk alırım. Üç küpü yan yana getirmeye çalışırım. Bu tür hareketler benim ince motor becerilerimi geliştirir.  Ulaşmak istediğim nesneyle arasındaki engeli kaldırabilirsiniz. Maç-sonuç bağlantısını kura bilirim. Bu ilk zeka belirtimdir. .Nesneleri son kayboldukları yerde değil, ilk denemede bulduğum yerde ararım. Bu benim bilişsel gelişimimin bir parçasıdır. Topu karşımdaki kişiye atma denemeleri yaparım. Beni destekleyin kaba motor becerilerim için önemlidir. Önceden anladığımı  hissedebilirsiniz. Annemin kalkmasının onun gideceğine işaret olduğunu sezinlerim ve ağlayabilirim.Yabancılardan çekindiğimi ve korktuğumu görebilirsiniz. Bu benim kişiliğimdeki bağlanma duygumun gelişmekte olduğunu gösterir. Kendimi besleme isteğimi görebilirsiniz. Kaşığı kullanmak isterim. Beni desteklerseniz bu becerim de gelişir. Ama dökmeyeceğimin garantisini veremem. Kahkaha ile gülebilirim. Sevgi gösteririm.

Ayrıca ilk yılımda güven duygusu benim için çok önemlidir. Özellikle annemin bana karşı sevgi dolu davranması , ihtiyaçlarıma doğru anlayıp, sürekli, tutarlı ve aynılık içinde karşılaması ve buna eşlik eden sevgi ve şavkat duygusunu bana hissettirmesi önemlidir. Çünkü böyle davrandığında annem, bakılmaya ve sevilmeye değer bir varlık olduğumu anlar ve hissederim. Sevileceğime, bakılacağıma ve terk edilmeyeceğime güvenen bir birey olurum ve bu yolda ilerleyen kendine güvenen bir yetişkin olurum. Aksi durumu ile karşılaşırsam yani, ihtiyaçlarım doğru karşılanmazsa, bakımımda yoğun tutarsızlıklar olur ya da bakılmazsam, bir de bunlara sevgi ve şavkat eksikliği görür ve hissedersem; o zaman bakılmaya ve sevilmeye değer bir varlık olmadığımı düşünmeye ve algılamaya başlarım. Sevilmeyeceğim, bakılmayacağım ve devamlı terk edileceğim duygusuyla büyüyen ya da büyümeye çalışan kendine güvenmeyen bir yetişkin olma yolunda ilerlerim.

Beni sevin, benimle ilgilenin ve bol bol bana sarılın:)

Erkeklerde Cinsel İsteksizlik

Erkeklerde cinsel isteksizlik problemiyle yapılan başvurular oldukça nadir görülmektedir. Çünkü nihai sonuç sertleşme ya da ereksiyon sorunu olarak çıkmakta ve bu sebeplerle yardım arayışını yapmalarıdır. Erkeklerin her zaman ve her koşulda cinselliğe hazır olduğu inancı, cinsel ilgi ve istek bozukluğu ile ilgili başvuru sıklığını azaltan diğer bir etkendir. Haliyle bu kadar abartılı beklenti ve yanlış bilgiler erkeklerin yardım almaya giden yollarını kapatmaya neden olabilmektedir. Erkekte cinsel isteksizlik, cinsel eylem yetisinin olmasına rağmen cinsel ilişki ile ilgili isteğinin olmamasıdır. Daha çok iktidarsızlıkla karıştırılır.

Erkeklerde cinsel ilgi azalmasına 2 başlıkta bakabiliriz: Birincil ve ikincil olarak.

Birincil cinsel isteksizlikteki önemli hususlar:

Öncelikle hormonel bozukluğun olup olmadığının araştırılması önemlidir. Ergenlik döneminde başlayıp yaşamın tamamı boyunca sürebilir. Cinselliğin yasaklandığı tutucu toplum ve kültürlerde sık görülebilir. Küçük yaşlardan itibaren uygulanan cinsel yasak ve baskıların doğal sonucu olarak cinsellikle ilgili suçluluk ve günahkarlık duyguları cinsel güdülerin bastırılması, giderek bireyin cinselliğe ve hatta kendi bedenine yabancılaşması olarak da algılanabilir.

İkincil cinsel isteksizlikteki önemli husular:

Daha çok erkeğin eşi ile ilgili genel ilişkisinin doyurucu olmayışı ile açıklanabilir. Sonradan çıktığı için ikincil olarak değerlendirilir. Genelde başka nedenlerden beslenir. Bunlardan bazıları, stres , eşle olan uyumsuzluk ve çatışmalar, depresyon, anksiyete, psikiyatrik bozukluklar, kronik hastalıklar, kullanılan ilaçlar, cinsel şiddet ve travma, eşinde olan cinsel işlev bozuklukları sayılabilir.

Ayrıca uzun süre cinsel uyaran yokluğu da cinsel istekte azalmaya yol açabilir.  Cinsel isteksizlik erkeklerde başka bir cinsel işlev bozukluğunu maskelemek için de kullanılabilir.

Eğer hormonel durumlar yerindeyse, yeterli benlik saygısı, cinsellikle ilgili olumlu geçmiş deneyimleri , partneriyle cinsellik dışında da iyi bir ilişkisi var ise; erkeğin cinsel isteğinin yerinde ve yeterli olmasını sağlar diyebiliriz. Bu sayılanlardan herhangi biri bozulursa cinsel istekte de bozulma olur.

Cinsel istek azlığı kendini cinsel ilişki sayısındaki azalma ile göstermeye başlar. Ayrıca cinsel istekte azalmaya yol açabilecek herhangi bir ruhsal hastalık veya ilaç-made kullanımı var ise cinsel ilgi ve istek bozuklukları tanısı konmaz.

Cinsel istek azlığı erkeklerde görülme sıklığı kadınlara göre daha azdır. Cinsel isteksizliğin tedavisi cinsel terapi ile mümkündür. Alanında uzman bir cinsel terapist tedavi yaklaşımını çok yönlü alır. Eşiyle de görüşmesi önemli bilgiler almasını sağlar. Tedavide erkeğin durumu ve psikolojisi önemlidir. Gerekli cinsel, ürolojik,evlilik ve psikolojik öyküler alınarak yol haritası çizilir.

Sigarayı Bıraktıktan Sonra Sizi Neler Bekliyor?

Son sigaranızı içtikten sonra 12 saat içinde vücudunuz kendisini iyileştirmeye başlar. Vücuttaki karbonmonoksit ve nikotin hızla azalır, kalbiniz ve akciğerleriniz sigaranın verdiği zararları tedavi etmeye başlayacaktır. Bir kaç gün içinde vücudunuzda bazı belirgin değişikler olmaya başladığını fark edeceksiniz. Koku ve tad alma duyularınızın daha keskinleştiğini hissedebilirsiniz.

Daha kolay nefes alacaksınız ve sigaranın yol açtığı kuru öksürük yok olmaya başlayacak. Ama bir süre daha öksürmeye devam edeceğinizi unutmayın. Dahası sigaranın kokusundan, bütçenize getirdiği yükten, zahmetten ve bağımlılıktan kurtulacaksınız.

BIRAKTIKTAN HEMEN SONRA BAŞLAYACAK ETKİLER

Vücuduz kendini onarmaya başlayacak ama bir süre için kendinizi daha kötü hissedeceksiniz. İyileşmenin bir süreç olduğunu unutmayın: hemen başlar ama zaman alır. Bu “çekilme sancıları” iyileşme sürecinin belirtileridir. (Çekilme belirtileri ve bu dönemde faydalı olabilecek aktiviteler bölümüne bakınız.)
Pek çok eski-içici, vücutta su tutulmasına bağlı geçici kilo alımı, damak ve dilde ağrı, barsak düzensizliği gibi “iyileşme belirtileri” yaşayabilirler. Kendinizi huzursuz, aç, yorgun ve normalde olduğunuzdan daha öfkeli hissedebilirsiniz. Bu bulgular vücudunuzun kendisini bağımlılık yapıcı etkisi güçlü bir madde olan nikotinden temizlemesinin sonucudur. Vücudunuzdaki nikotinin büyük bir kısmı 2-3 gün içinde atılacaktır.

SİGARAYI BIRAKMANIN UZUN DÖNEMDEKİ FAYDALARI

Bırakma sonrası belirtilerin geçici olduğunu, daha sağlıklı bir yaşamın başlangıcının gösterdiğini unutmayınız. Şimdi artık sigarayı bıraktınız. Ömrünüzün her yılına daha verimli, üretken ve sağlıklı günler eklediniz. Çok daha önemlisi daha uzun bir yaşamın yollarını kendinize açtınız. Kalp hastalığı, felç, kronik bronşit, amfizem, akciğer kanseri ve diğer bazı kanser türlerinin riskini düşürdünüz. Amerika Birleşik devletlerinde her yıl 400.000 kişi sigaraya bağlı hastalıklardan ölüyor.

ÇEKİLME BELİRTİLERİ ve BU DURUMLARDA YARDIMCI OLABİLECEK ÖNERİLER
BELİRTİLER ÖNERİLER

Ağız kuruluğu; boğaz, damak veya dil ağrısı Soğuk su veya meyve suyu içiniz, veya sakız çiğneyiniz.
Baş ağrısı Ilık bir duş alınız. Gevşeme egzersizleri yapınız.
Uyku sorunları Akşam saat 6.00’dan sonra kahve, çay ve kafeinli içeceklerden uzak durunuz. Gevşeme egzersizlerini deneyebilirsiniz.
Barsak düzensizlikleri Diyetinize çiğ sebze ve meyve, tahıl ürünleri gibi bol lifli yiyecekler ekleyiniz. Günde 6-8 bardak su içiniz.
Yorgunluk Kısa bir uyku iyi gelir. Bir kaç hafta boyunca kendini iyileştirme sürecinin içindeyken vücudunuzdan çok şey beklemeyiniz.
Açlık Su veya düşük kalorili sıvılar alınız. Düşük yağ ve düşük kalorili yiyecekler yiyiniz. (Sayfa 11’deki kalori tablosuna bakınız)
Gerginlik ve sinirlilik Yürüyüşe çıkınız, sıcak bir banyo yapınız, gevşeme egzersizlerini deneyiniz
Öksürük Sıcak bitkisel çaylar (ıhlamur, adaçayı gibi) içiniz.

SİGARAYI BİR DAHA BAŞLAMAMAK ÜZERE BIRAKMAK

Tebrikler!
Artık yeni bir alışkanlık (sigara içmeme alışkanlığı) geliştirmek için hazırsınız. Diğer bütün alışkanlıklarda olduğu gibi bu yeni alışkanlığın da yaşamınızın parçası olması için zaman gereklidir. Diğer alışkanlıklardan farklı olarak sigara içmeme bilinçli bir çaba ve pratik gerektirir. Kitapçığın bu bölümü bu yeni alışkanlığın kazanılmasında size çok faydalı olabilir. Sigara içmeme alışkanlığının geliştirilmesinde ve sürdürülmesinde yardımcı olacak teknikler bulacaksınız.
Kitapçığın bu bölümünü dikkatle okuyarak ve tekrarlayarak, sigara içme dürtüsünü uyandırabilecek yerler ve durumlar hakkında daha bilinçli olacaksınız. Sigara içmeden sigara içme dürtüsüyle nasıl baş edebileceğinizi göreceksiniz. Son olarak kayma durumunda (sigara içtiğinizde) ve dürtülerinize baş eğdiğinizde ne yapmanız gerektiğini öğreneceksiniz.
Gardınızı alın
Sigara içmeden yaşayabilmenizin anahtarı, dürtülerinizin veya sigara arzunuzun içmenize engel olmaktır. Kendinizi aldatmayın. Dürtünüzün sizi ayartmaya çalıştığı zamanlar olacaktır. Böyle bir durumda boyun eğmek yerine bu tecrübeyi sigarasız yaşamayı öğrenmek için kullanacaksınız.
Öncelikle kendinize sigarayı bıraktığınızı söyleyiniz. Dikkatinizi içme dürtüsüne odaklayın ve kendinize sorun:
Dürtü hangi ortamda ortaya çıktı?
O sırada ne yapıyordum?
Kiminleydim?
Ne düşünüyordum?
İçme dürtüsü genellikle önceden kestirilebilir zamanlarda ortaya çıkar. Temel olan bu zamanlara hazırlıklı olmak ve sigara içmeden baş etme yolları bulmaktır. Doğal olarak bu başlangıçta kolay olmayacaktır. Zaman zaman sigara içmeden durmak sizin çok zor olacaktır. Unutmayın! Bir tane içtiğinizde bu her şeyin sonu değildir. İçseniz bile yapacağınız dürtüye karşı koyamamanızın sebeplerini araştırmak, bırakma kararınızı tekrarlamak ve tekrar denemektir.
Aşağıdakiler tipik baştan çıkarıcılardır. Sizde kuvvetli sigara içme dürtüsü uyandırabileceğinizi düşündüklerinizi işaretleyiniz. Aklınıza gelen başka baştan çıkarıcılar varsa listeye ekleyiniz.
İş stresi
Can sıkıntısı
Telefonda konuşma
İçki içme
Televizyon seyretme
Araba sürme
Yemek sonrası
Kağıt oyunları sırasında
Kahve veya çay içerken

Sigara içen bir başkasını gördüğünüzde
Eğer siz de diğer bırakanlar gibiyseniz, sigara içmemenin en zor olduğu yer eviniz olacaktır. Sigarayla en yakından ilgili aktiviteler yemek yeme; arkadaş toplantıları; çay, kahve ve alkollü içeceklerin içilmesidir. Ortamda sigara içen birinin olması dürtünün ortaya çıkmasını kolaylaştırır.

Dürtü nasıl azaltılır?
Sigara içme dürtüsüyle baş etmenizde yardımcı olacak 7 temel beceri vardır. Bu ipuçları sigara içmeme alışkanlığınızı geliştirmeniz için hazırlanmıştır.
1. Niçin bıraktığınızı düşünün.
Bırakma gerekçelerinizi tekrar gözden geçirin. Bu listeye günde bir kaç kez, özellikle içme dürtüleriniz kuvvetli olduğu zamanlarda bakınız. En önemli bırakma gerekçeniz aynı zamanda sigara içmemeye devam etmeniz için en iyi gerekçedir.
2. Kendinizi kandırdığınız noktalara dikkat edin.
Tekrar içmeye başlamak için kendinizce mantıklı sebepler olduğunu düşünebilirsiniz. (“Kendini kandırmanın en sık yolları” bölümüne bakınız). Sigarayı yeni bırakan biri gerilimli bir durumda kendisine “Kendimi yatıştırmak için yalnızca bir sigara içeceğim” diyebilir. Aklınıza böyle düşünceler gelirse durun ve tekrar düşünün. Rahatlamak için daha iyi yollar biliyorsunuz. Yürüyüşe çıkmak veya nefes egzersizleri gibi.
Kilo almanız kendinizi kandırmanız için size bazı gerekçeler sunabilir. “Sigara içersem zayıflarım.” şeklindeki düşüncelere hazırlıklı olun. Unutmayın ki sigaranın sağlığa zararları hafif bir kilonun zararlarından çok daha fazladır. (Sigara içenler içmeyenlerden yüzde 70 daha fazla erken ölüyorlar.) Bırakırken kullandığınız düşük kalorili yiyecekler listesini gözden geçirin.
3. Baştan çıkarıcılara hazırlıklı olun.
Şimdi artık hangi durumlarda, ortamlarda ve hangi duygularla sigara içmeye daha yakınlaştığınızı biliyorsunuz. Bu tetikleyicilere gözünüz açık olsun ve karşı atağa hazırlıklı olun. Sigarayı azaltırken ve bırakırken kullandığınız becerileri kullanmaya devam edin.
Ellerinizi bir şeylerle meşgul edin, örgü örün, bir şeyler karalayın vs.
Sigara içen insanlardan ve onların bulunduğu yerlerden uzak durmaya çalışın. Vaktinizi sigara içmeyen arkadaşlarınızla geçirmeye çalışın.
Sigara içmenizi güçleştiren bazı uğraşlar bulun. Spor yapın. Bu hem daha iyi hissetmenizi hem de daha iyi görünmenizi sağlayacak.
Ağzınıza sigaradan başka bir şeyler koyun. Şekersiz sakız veya bunun gibi şeylerle kendinizi oyalayın.
Sigara içilmesine izin verilen yerlerde bulunmamaya gayret edin.
Sigara içmeyi tetikleyeceği için alkol kullanımını azaltın. Toplantılarda bir iki içkiden fazla içmemeye çalışın. Mümkünse yerine soda, meyve suyu gibi alkolsüz içecekleri tercih edin.
4. İçmediğiniz için kendinizi ödüllendirin.
Sigarasız geçen ilk haftanın sonunda kendinize bir hediye alın. Bu bir kaset veya sinema olabilir. Hediyenin ne olduğu önemli değildir. Önemli olan kendinize önemli bir iş yaptığınızı hatırlatmasıdır.
5. Olumsuz düşünceler zihninize üşüştüğünde, kendinize sigara içmek istemediğinizi ve içmemeniz için pek çok iyi sebebiniz olduğunu hatırlatın. Yalnızca iradenize güvenmek iyi bir teknik değildir. Olumlu düşünceler geliştirin ve olumlu düşünün.
6. Gevşeme tekniklerini uygulayın.
Nefes alma egzersizleri gerilimi azaltmanıza yardımcı olur. Sigara içmek yerine uzun ve derin bir nefes alın, 10’a kadar sayın ve bırakın. Bu işlemi 5 kere tekrarlayın. Kendinizi çok daha rahat ve gevşemiş hissettiğinizi göreceksiniz.
7. Sosyal destek bulun.
Arkadaş ve akrabalarınıza sigarayı bıraktığınızı söyleyin. İçmediğiniz her gün, hafta ve ay sizi tebrik edebilirler. Çok yakınınızdakiler ilk günlerde biraz gergin olabileceğinizi söyleyin. Sigara içmek istediğinizde size içmemeniz için destek olmalarını sağlayın. Yalnız kaldığınızda ve şiddetle sigara içmeyi arzuladığınızda arkadaşlarınıza telefon edin. Yardımcı bir arkadaş grubu en iyi tekniktir.
Sigara içmeme yeni bir alışkanlığın kazanılmasıdır
Sigara içmeme azmindesiniz. Bu kararınızı uygulamanızda karşılaşacağınız zorluklarda bu kitapçık yardımcınız olacaktır. Elinizde bir sigara varken içmeden durmanız çok zordur. Öyleyse sigaradan uzak durmak için elinizden gelen her şeyi yapın.
Bu kitapçıktaki tavsiyelere uyarsanız sigarasız yaşamaya devam edebilirsiniz.
Tekrar içerseniz
Kayar ve içerseniz cesaretiniz kırılmasın. Bırakanların çoğu başarmadan önce bir kaç kez bırakmayı denemişlerdir. Yapmanız gerekenler şunlardır:
Bir iki sigara içmeniz tekrar sigaraya başladığınız anlamına gelmez.
Kendinize haksızlık etmeyin ve acımasız davranmayın. Bir kez sigara içmeniz sizin başarısız olduğunuzu ve başarısız olacağınızı göstermez. Yapmanız gereken toparlanmak ve tekrar içmeme yoluna girmektir.
İçmenize neden olan sebebi araştırın. Tam olarak tetikleyici neydi? Tekrar aynı durumla karşılaşırsanız ne yapmanız gerektiğini ve nasıl başedeceğinizi düşünün.
Yukarıda sözü edilen baş etme yollarını tekrar gözden geçirin. Bazı becerileri geliştirenlerin sigarasız yaşama şansı hiç beceri edinmemiş olanlara göre çok daha fazladır.
Kendinizle sigara içmemek üzere bir anlaşma imzalayın.
Özel bir yardıma ihtiyacınız olduğuna inanıyorsanız bir doktora başvurun. Doktorunuz eğer gerekiyorsa başka yollarla ve ilaçlarla size yardımcı olabilir.
Süreci pekiştirmek
Her ay, bırakma gününüzde özel bir kutlama planlayın.
Düzenli olarak, bıraktığınıza neden memnun olduğunuza dair yeni şeyler bulun ve bunları yazarak, kolaylıkla görebileceğiniz yerlere asın veya yapıştırın.
İlk 90 gün için bir takvim oluşturun. İçmeden geçirdiğiniz her günü işaretleyin ve tasarruf ettiğiniz parayı not edin.
Tasarruf ettiğiniz parayla özel bir şey yapmak üzere bir gün tespit edin.

KENDİNİ KANDIRMANIN EN SIK YOLLARI

Kendini kandırma şekli Kendinize vereceğiniz cevap
Çok stres altındayım, rahatlamak için sigara içmem gerek. Sigara içtiğinizde rahatlamanızın sebebi vücudunuz nikotine bağımlı hale gelmiş olmasıdır. Nikotin bir uyarıcıdır; kalp hızınızı, kan basıncınızı ve adrenalin seviyenizi arttırır. Bu nedenle sigarayı bıraktıktan bir kaç hafta sonra kendinizi çok daha az gergin hissedeceksiniz.

Sigara işimi daha iyi yapmamı sağlıyor. Dikkatini toplayamama, sigarayı bırakmanın kısa süreli bir bulgusu olabilir. Aslında sigara içerken beyninize daha az oksijen gitmektedir.

Zaten sigarayı oldukça azalttım. Azaltmak bırakmak yolunda iyi bir başlangıçtır. Fakat azaltmakla sağlayacağınız faydalarla hiç içmemekle sağlayacağınız faydalar arasında büyük fark vardır. Sigarayı yalnızca azalttığınızda daha fazla dumanı daha sık içinize çekerek azaltmanın getireceği faydaları da ortadan kaldıracaksınız. Günde 7 adet sigaraya kadar azaltmayı başardığınızda artık tam olarak bırakacağınız tarihi belirleme zamanı gelmiştir.

Yalnızca düşük nikotin ve katran içerikli sigara içerim. Bu sigaraların içinde de pek çok zararlı madde vardır. Üstelik düşük nikotin içerikli sigara içenler genellikle dumanı daha sık ve derin çekerek aynı miktarda nikotini vücutlarına almaktadırlar. Düşük katran içerikli sigara içildiğinde de alınan katran miktarı artmaktadır.

Sigarayı bırakmak çok zor. Benim iradem ise çok zayıf. Sigarayı bırakmak ve sigaradan uzak kalmak zordur ama imkansız değildir. Her yıl milyonlarca insan sigarayı bırakmaktadır. Pek çok insan, birden fazla deneme sonucunda, değişik teknikleri kullanarak sigarayı tam olarak bırakabilmişlerdir. Öyleyse siz de bırakabilirsiniz.
Kilo almaktan korkuyorum. Kilo almak kaçınılmaz değildir. Kilo alanların çoğu daha fazla yedikleri için kilo almaktalar. Kilo almamak için yapabileceğiniz şeyler var.
Sigara içmediğim zaman ellerimle ne yapacağımı bilemiyorum. Bu sigarayı henüz bırakanlar arasında sık karşılaşılan bir durumdur. Ellerinizi meşgul edecek başka şeyler bulabilirsiniz. Ellerinize kalem, pin pon topu gibi şeyler alın. Ellerinizi birbirine kavuşturarak da ellerinizin boş kalmamasını sağlayabilirsiniz. Eğer evdeyseniz daha önce keşke zamanım olsa da yapsam dediğiniz şeylerin bir listesini yapınız. Ellerinizle ne yapacağınızı bilemediğinizde sigaraya alternatif işler listenize bakınız.

Bazen karşı konulmaz bir şekilde sigara içmek istiyorum. İlk 1-3 hafta içinde bu sık karşılaşılan bir durumdur. Sigaradan uzak durduğunuz süre içinde yalnızca özel durumlarda sigara içme dürtünüz sizi rahatsız etmeye başlayacak. Çay, kahve ve alkol içtiğiniz durumlarda; arkadaş grupları gibi çevrenizde sigara içen insanların bulunduğu ortamlarda. Bunlar kaçınmanız gereken yüksek riskli durumlardır. Kendinizi böyle yüksek riskli durumlara önceden hazırlayabilirsiniz.

Bir sigara içtim. Bırakmayı başaramıyacağım. Bir iki tane sigara içmeniz bırakmayı başaramayacağınız anlamına gelmez. Kararınızı güçlendirmeniz ve tekrar denemeniz gerektiğini gösterir. Kısa bir zaman için de olsa sigara içmeden durabileceğinizi gördünüz. Bu sigaraya ihtiyacınız olmadığını, tamamen bırakmayı başarabileceğinizi gösterir.

Sosyal Fobi

Eğer bir kişi başkalarının düşüncelerine ya da yorumlarına maruz kaldığı ya da kalacağı bir ortamda ise ve bu tür ortamlarda sürekli korku ve ortamdan kaçmak isteyen duygu ve tavırlar sergiliyorsa sosyal fobi ile karşı karşıya diyebiliriz. Başka bir ifadeyle sürekli bu tür ortamlarda utanacağı, gülünç duruma düşeceği, alay edileceğini düşünme gibi endişeler içinde olma durumudur sosyal fobi.

Toplumda görülme sıklığı ise % 3 ile 13 arasında değişebilmektedir. Sosyal fobinin alt tipleri bulunmaktadır.

Sosyal fobi kavramı  konuşuken, yazı yazarken, piyano çalarken başkaları tarafından gözlenme korkusu olarak ilk kez  1903 yılında kullanılmış ve 1966′ da da DSM 3 te ( psikiyatri tanı klavuzu) yer almıştır.

Performans gerektiren bir ortamda sosyal fobisi olan biri varsa hissetiği korku daha doğrusu aşırı korku; olumsuz değerlendirlip aşağılanacağı duygusudur. Bu korkunun bedendeki ifadesi, kızarma, çarpıntı, terleme ve titreme gibi belirtilerdir.

Şimdi sosyal fobinin çeşitli kuramlarca açıklanmalarına göz atalım.

  • Eğer bebeklik döneminde bebeğe bakım veren kişi – çoğunlukla anne – tarafından sağlıklı bağlanma gerçekleştirmesi beklenir. Yani bakım veren kişi bebeğe ihtiyaçları doğrultusunda doğru davranırsa ve süreklilik gösterirse, bebekle -anne-bakım veren kişi arasında sağlıklı bağlanma gerçekleşir. Ama sağlıksız, süreksiz ve doyum sağlamayan bir ilişki ortaya çıkarsa bebeğin başkaları ile ilgili beklentileri kaygı temeli üzerine oturabilir.Yani bebek güven duyma ihtiyacını sağlıklı zemine oturtamaz ve kişisel güvenliği sarsılır ve bebeğin-kaygıya yatkınlığını arttırır. Bu psikodinamik modeldir.
  • Eğer doğuştan savunma düzeneği yapısal olarak çok güçlü ya da çok zayıf ise, aşırı otoriter anne baba tutumu var ise,  anne baba tutumlarında işbirliği yönelimi zayıf ise aşırı kaygı gelişebilir ve sosyal fobiye zemin hazırlayabilir. (Psikobiyolojik model.)
  • Fazla travmatik yaşantılar, başkasının – çoğunlukla ebeveyn- korkusunun gözlenmesi ( belirli bir durum ve nesne karşısında ) de korku ve fobinin oluşmasına zemin hazırlamaktadır. ( Öğrenme modelleri)
  • Eğer başkaları üzerinde olumlu izlenim yaratma isteğine karşın bunun sağlanamayacağına ilişkin belirgin bir güvensizlik varsa bu da bilişsel modelin açıklmasındaki sosyal fobidir.

Korkulan sosyal ortama girince  gerek mizaci davranış yatkınlıkları gerek daha önceki yaşantı ve deneyimlere ait olumsuz düşüncelerin etkileşimi sonucu tehlike algısı oluşur. İnandıkları ve korktukları şey beceriksiz algılanma , davranışlarının onay görmemesi ve reddedileceklerine ve değer görmeyecekleri düşüncesidir. Bu o kadar otomatik bir düşüncedir ki refleksif olarak anksiyete aktif hale gelir. Kişi tabi ki bunu bedenindeki işaretlerden anlar ve bu kısır döngü, düşünce ve davranışa dönüşür. Bu kısır döngü yüzünden yani bedenindeki belirtilerie odaklanmaktan ve sürekli olumsuz değerlendirileceği korkusundan hayatlarının kalitesi düşüktür. Kendi peformans ve becerilerini sosyal ortamlarda gösteremez hale gelirler. Gösteremedikçe de kenilerine olan inançları da zayıflar.  Sosyal fobiklerin olumsuz değerlendirileceklerine ilişkin düşünce ve inaçlarına kanıt bulmak için dikkatlerini, seçici olarak olumsuz durumlara yoğunlaştırmalarında anksiyete durumunu arttırmaktadır.

Bazı araştırmalardan ek bilgiler:

  • Sosyal fobisi olan hastalarda yaşam boyu major depresyon görülme sıklığı %35- 80 arasında değişmektedir. Bazı araştırmalara göre panik bozukluğu olan hastalarda sosyal anksiyetenin varlığı depresyon için bir risk oluşturmaktadır. Ayrıca major depresyonu olan hastaların depresif dönemlerinde sosyal fobi benzeri bir tablo oluşmaktadır.
  • Sosyal fobisi olan kişilerin yaşam boyu obsesif-kompulsif bozukluk tanısı alma oranı % 4-11 arasında değişmektedir.
  • Sosyal fobisi olan hastalarda yaşam boyu ek tanı olarak panik bozukluğu görülme sıklığı % 17-50 arasında değişmektedir.
  • Özellikle bulimikler olmak üzere yeme bozukluğu olan kadınlarda sosyal fobinin ek tanı olması çok çarpıcı bir bulgudur.
  • Alkolik hastalarda sosyal fobi görülme sıklığı %8-56 arasındadır. Sosyal fobikler, sosyal anksiyeteleri ile baş etmede ilaç yerine alkol kullanırlar.

Sosyal fobi gerçekten de kişinin hayatında zorlayıcı bir durumdur. Hayatının niteliğini düşürür, kendilik algısını zayıflatır. Terapi ile iyiden iyiye tedavileri mevcuttur. Hekim uygun görürse ilaç desteği de alabilir. Ya da ilaç ve terapi birlikte yürütülür. Tedavi alan sosyal fobiklerin şansı çok fazladır. Ama maalesef otomatik olumsuz düşüncelerinden dolayı tedaviye de çok sıcak bakamazlar. Baksa da gelme oranları düşüktür. Yakınlarının ya da ebeveynlerinin zorlaması ya da yoğun ısrarı ile gelirler. Gelenler fayda görürler. Sizlerde lütfen yakınlarınızı tedaviye ikna edin ki hayatlarının kalitesi yükselsin ve hak ettikleri güzel yaşamı sürsünler..

İletişimde Beden Dilinin Önemi

Beden dili önemli olmasaydı, Charlie Chaplin diye birini bu kadar iyi tanıyor olmazdık. İşitme engelliler, sözel olmayan mesajları en iyi anlayan insanlardır. Sözel olmayan iletişim dediğimiz; beden dili, jest ( el, kol, baş, ayak hareketleri – vücut hareketleri) ve mimiklerden ( kaş, göz, ağız, yüz hareketleri ) oluşur. Yapılan araştırmalarda; insanların çoğunlukla beden dili ile mesajları ilettikleri ve aldıkları yani iletişim kurdukları belirlenmiştir. İnsanlar ruh hallerini aslında en iyi beden dilleriyle anlatırlar. Örneğin; sözel olarak üzgün değilim derken gözleri dolu dolu olmuş birini gördüğümüzde söylediğinden çok bedeninin verdiği mesajı dikkate alırız. Ya da çocuğumuz bize yalan söylemiyorum derken gözlerini kaçırıyorsa yine beden dilinin verdiği mesaj daha inandırıcıdır. Ancak burdan sadece beden diline bakarak iletişim kurulacağı anlaşılacağı yanılgısına da düşmemek gerekir. Beden dili önemli ayrıntıları içerir ve bize fikir verir. Bu karşımızdakinin ne iletmek istediğini % 100 anlamamızı sağlar anlamına gelmediğini de belirtmek gerekir. Beden dili cinsiyetler , kültürler ve toplumlar arasında farklılıklar gösterebilir.

Beden dili neden önemlidir?

  • Öncelikle sözlü iletişim halinde iken beden dilinin ilettikleri anlaşılırsa iletişim bütünlük kazanır. Karşımızdakini yanlış anlama ve yorumlama ihtimalimiz düşer.
  • İletişimde doğru anlamak ve yorumlamak kişiler arası iletişim engellerini ortadan kaldırmış olur ve sağlıklı ilişkiler kurulmasına iyi bir zemin hazırlar.
  • Kişiler arası ilişkilerde birbirlerini daha iyi anlayan insanlar kendini daha az savunur ve öfke birikimleri azalır ve daha iyi ilişkilerin kurulmasının zeminiyle mutlu olma olasılıkları artar.
  • Sözlü iletişime destek ünitesi olan beden dili ile konuşan kişinin niyeti daha iyi tahlil edilir.
  • Beden diline eşlik eden aksesuarlar vardır. Bunlar; kıyafetimiz, aksesuarlarımız, takılar, kullanılan arabanın markası, ofis masamız vb. Tüm bunlar beden dilimize eşlik ederek daha fazlası olan kişisel imajımıza hizmet eder.
  • Bu kişisel imajlarımızla ve beden dilimizle karşımızdaki insanlarda bir etki yaratırız. Bu olumlu da olabilir olumsuz da..
  • Kişisel gelişimin ve iletişimin en önemli ayaklarından bir tanesi; beden dilini iyi kullanabilme becerisidir. Özellikle politikada , iş görüşmelerinde, sosyal ve duygusal hayatımızda beden dili ile iletilenler oldukça öne çıkar.
  • Beden dilini iyi kullanan kişilerin ikna etme olasılığı daha yüksektir.
  • Birçok insan kendine güvenli duruşu olan ve kendini iyi ifade eden insanları daha etkileyici bulur. Bu kişilere karşı inanma, ikna olma eğilimleri yükselir. Bu kişilerde beden dilini sözlü iletişimle birlikte doğru kullanan kişilerdir.
  • Gerek çift ilişkimizde gerek çocuklarımızla olan ilişkimizdeki iletişimde, ne söylediğimiz kadar bedenimizin kaşımızdakine ne ilettiği de önem taşır. Eğer bir anne kaygılı değilim derken vücudunun verdiği mesajlar kaygı ise, çocuğunun ilk hissedeceği annesinin kaygılı olduğu olasılığı yüksek olacaktır.

“Gerek yok her sözü laf ile beyana, Bir bakış bin söz eder anlayana !”

Mutlu Bir Çift Olmanın Sırları

Artık hayat temposu öyle ya da böyle hızlı. Koşullar ağır çalışanlar için de, çalışmayanlar için de.Maddi durumunuz iyi de olsa;aslında herkes aynı yerde takılıp kalıyor,özel ilişkilerinde.Çift ilişkisinde yaşanan sıkıntılar herkesi bir şekilde,farklı şiddetlerde etkiliyor.Eşinizle yaşadığınız sorunlar,sıkıntılar mutsuzluklara itiyor.İşimize odaklanamıyoruz bazen,aklımız onda,sorunda.

Mutlu bir ilişki yürütmek günümüzde iyiden iyiye zorlaştı.Herkes yoğun,herkes bir işlerin peşinde.Kimi para kazanmanın,kimi çocukların,kimi iş yeri tarafından koyulan hedeflerin vs.

Kendimiz olmanın, kendi mutluluğumuzu yaşamanın hissetmenin yanında eşimizle de mutlu olmayı çok istiyoruz.

Mutlu bir çift olmanın sırları neler peki?

  • Temelinde karşılıksız sevgi olmayan hiçbir ilişki sağlam sayılmaz.
  • Birbiriyle ilgilenen bir çift olunmalı.İşleri nasıl gidiyor,stresi var mı,çocuklarla çok boğuluyor mu? Eşimiz için endişelerimiz olmalı,değerli olduğunu hissettirmeliyiz.Ebeveyn gibi değil,sevgili gibi…
  • Eşimizi bazı kişilik noktalarında olduğu gibi kabul edebilmeliyiz.Empati yapabilmeliyiz.O ne hissediyor?
  • Tabi ki saygı.Ona karşı dikkatli ve özenli olabilmek. Kendime nasıl davranılmasını istiyorsam ona da öyle davranmalıyım.Nezaket,duyarlılık ve özel olduğunu hissettirmek önemli.
  • Erkek –kadın olsun herkes ya da eşi tarafından beğenilmeyi, beğenildiğini hissetmeyi ister. Arzulandığını bilmek ve hissetmek ister.Kimse eleştirilmekten hoşlanmaz.Sürekli eşi tarafından eleştirilen taktir edilmeyen biri ister istemez eşinden uzaklaşır.
  • Elbette ki GÜVEN! Gönül rahatlığıyla inanmak.Karşılıklı dürüst ve samimi olmak.Çift ilişkisinin önemli halkalarından birisidir.Sadakat ve bağlılık sevgiyi ve ilişkiyi güçlendirir.
  • VEFA önemli unsurlardan.İyi günde ve kötü günde beraber olmak,paylaşmak.Karşılıklı her duruma,duyguya ve olaylara birlikte deneyimlenen yaşantılara sabır gösterebilmek.
  • Her ilişkide sorunlar yaşanır.Haklı ve haksız olmaktan daha önemli olan affeden,hoş gören tarafın karşısında çaba gösteren ve telafi etmeye çalışan bir tarafta olmasıdır.Hayatta çoğu şey kolay değildir elbet.Ancak gerçek çabayı gösterenler ve bunu hissettirenler ilişkilerinde mutlaka ödüllerini alırlar.

Mutluluk da tesadüf değildir!

Eşler Arasındaki İletişim

Bankta öylece oturup kalmıştı Ezgi. Eşiyle bir kaç gündür  iletişimleri yoktu. Araları oldukça limoniydi. O bir odada diğeri bir odada. Tartışmalarının üstünden 3 gün geçmişti. Neyden tartıştıklarını bile unutmuştu. Onu seviyordu ama gururundan da ödün vermek istemiyodu. Bu akşam konuşmaya karar verdi. Ne olursa olsun konuşacaktı. Böyle gitmesinin de anlamı yoktu .Öyle de üzülüyordu böyle de. Ne olacaksa olsundu. Ama kaybetmek de hiç mi hiç istemiyordu. Düzelsindi artık. Sinirliydi hala aslında ama özlemişti de..Konuşurken karşısında ezik görünmek de istemiyordu. Sonra bu işin en doğru şekilde olmasının bir uzmandan yardım almak olduğuna karar verdi. İlişki danışmanlığı konusunda bilgi almaya karar verdi. Soracaklarını kafasında apar topar planladı. Ve gitti.

Psk: hoşgeldiniz..nedir sizi buraya getiren sebep..

Ezgi: eşimle konuşmak istiyorum ama gururumdan da ödün vermek istemiyorum onu kaybetmek de istemiyorum..

psk: anlıyorum..ne söylemek istiyorsunuz peki..

Ezgi: aslında tam olarak bilemiyorum…

psk: düzelmesini istediğiniz ilk şey nedir?

Ezgi: aslında ilk istediğim şey tartışsak da küsmemek kopuk davranmamak sanırım..bu daha da berbat ediyor herşeyi..bana yardımcı olun lütfen nasıl konuşmalıyım 🙁

psk: pekala şurdan başlayalım isterseniz..öncelikle akşam eve gittiğinizde herzamanki yaptığınız şeyleri yapın. Sanırım bir süredir beraber yemek yemiyorsunuz..yemekten sonra 2 kahve yapın ve yanına gidin uygunsa onunla konuşmak istediğinizi çok sakin bir şekilde söyleyin. Kahve, sakinlik ve nezaket karşısında eminim ki hayır demeyecektir:) sonra amacınızın uzlaşmak olduğunu öncelikle belirtin.

Konuşmalarınızda bazı önemli hususlara dikkat etmeniz gerekir. Bunlardan bazıları şöyledir:

  • duygularınızı ben dili ile ifade etmeniz : örneğin..ben şöyle olduğu zaman üzülüyorum/kırılıyorum/endişeleniyorum vb. Gibi.. bu karşı tarafı savunmaya geçirmekten ziyade kendinizi anlatmaya dönük bir ifade olacaktır. Yani karşı tarafı yargılamak gibi bir niyetinizin olmadığını açıkça göstermiş olursunuz ki bu karşı tarafı da sakinleştirir.
  • istek ve beklentilerinizi somutlaştırmanız: örneğin.. rahatsız olduğunuz konuyla ilgili şikayetiniz yerine ne istediğinizi açıkça söylemeniz. Örneğin..bana bağırmamanı istiyorum/ akşamları eve geldiğinde yemekten sonra yarım saat başbaşa sohbet etmek istiyorum vb. Gibi. Neyi, nasıl ve ne şekilde istediğinizin net tarifi 🙂
  • karşılıklı hak vermekten ziyade birbiriniz anlamaya dönük iletişim kurmaya çalışmanız..duygu ya da düşüncelerinizi belirtirken karşı taraf size hak vermek zorunda değildir tabi ki siz de ona..bu gerçekliği ikiniz de kabullenirseniz iletişiminizin kanatları açılacak ve birbirinize duygusal olarak değmeye başlayacaksınız.. önemli olan konu birbirinizi sadece ve sadece anlamaya çalışmanızdır. Bu duygu ve düşünce paylaşımında önemli bir köprü olacaktır.
  • Tüm bunları geçekleştirebilirseniz eğer bu akşam ki benim hiç şüphem yok siz de sihirli etkiyi hissedeceksiniz…başarılar diliyorum. Ha unutmadan en son onu sevdiğinizi söyleyip sarılmayı unutmayın..bir de tüm bu konuşmaları yaparken elini tutun ve gözlerinin içine bakarak konuşun..
  • Ezgi uzmanın yanından ayrılırken omuzları yükseldi, kendinden daha emin olduğunu hissetti ve bir an önce konuşmayı yapmak için sabırsızlanıyordu..eve gitmeden önce bir güzel olmak istediğini farketti ve koşarcasına kuaföre girdi.

Çocukların Sorunları ve Çözümleri

Çocuklarda gözlemlenen bir davranışın normal ya da normal olmadığını anlayabilmemiz için çocuğumuzun yaşının özelliklerini bilmemiz, çocuğun yaşına uygun gelişimleri sergileyip sergilemediklerini anlamamızı sağlar. İlerleyen yaş dönemlerinde çocuğumuzda ne gibi değişimler olacağını bilmek, bu değişimlere hazırlıklı olmamızı ve bize bilinçli olma olanağı verir.

Çocuğumuzla ilgili beklentilerimizi gerçeğe uygun hale getirir. Çocuğumuzdan yaşına uygun beklentiler içine girmek, hem onu psikolojik olarak rahatlatır, hem de aile ilişkilerimizde yaşayacağımız gereksiz gerilimleri engeller.

Çocuğumuzla ilgili bu beklentilerimizi gerçekçi hale getirmek için çocuğumuzu başkalarıyla kıyaslamak yerine yaşıtlarına göre doğru değerlendirilmesinin yapılması gerekir. Bu da ancak bir uzmanın değerlendirmesi ile mümkündür. Bu farklı şekillerde olabilir. Bunlar; gelişim tarama testleri yapılabilir, çocuğun kreş ortamında sosyal ve akademik olarak gözlenmesi olabilir, uzmanın oyun terapisi vb. gibi yöntemlerle çocuğu değerlendirilmesi ilk söylenebilecek değerlendirmeler olabilir. Uzman değerlendirmesinde ortaya çıkabilecek olası sonuçlar ya çocuğun yaşıtlarına uygun gelişim gösterdiğidir, ya daha ileri olmasıdır ya da daha geri olması durumudur. Daha ileri ya da daha geri olması durumunda çocuğun çocuk psikiyatrisine yönlendirilmesi ve bu bağlamda daha detaylı taramanın ve değerlendirilmenin yapılması, sonucun sağlıklı ve güvenilir olması için gereklidir.

Çocuğun geri çıkması durumunda ailelerin yapması gereken önemli görevler vardır. Bunlar; eğer çocuğa özel bir tanı koyulmuşsa (yaygın gelişimsel bozukluk, down sendromu vb. gibi) aile mutlaka özel eğitim ve rehabilitasyon desteği düzenli almak zorundadır. Çocuğun yaşına göre de hem özel eğitim hem de kreş/yuva ya da okul desteği birlikte yürütülmelidir.

Çocuk eğer özel bir tanı almamış ama gelişimsel olarak geri olduğu belirlenmiş ise, aileler çocuğun geri olduğu gelişim alanlarını desteklemelidir. Nasıl ve ne şekilde destekleyeceğini uzman yardımıyla yapmalıdır. Belirleyen uzman zaten aileye bu konuda desteğini sunacaktır. Ancak bu tek seferlik olmamalı belirli periyotlarda çocuğun gelişimi takip edilmelidir. İlerleme sağlanması ve yaşına uygun gelişim seviyesinde olması önemlidir.

İleri çıkması durumunda da yine uzmanın tavsiye ve önerilerine uygun hareket edilmesi çocuğun iyiliği için önemlidir. Gerekirse bulunulan şehre de bağlı olarak üstün yetenekli veya üstün zekalı çocuklara eğitim sağlayan kurumlarla bağlantıya geçilmeli gerekli bilgilenme sağlanmalıdır.

Tüm bunlar dışında çocuklarda davranış ve uyum problemleri de görülebilir. Bu problemler; alt ıslatma , yeme problemleri, kaka kaçırma, tırnak yeme, mastürbasyon, hırsızlık, yalan söyleme gibi birçok şekilde ortaya çıkabilir. Bunu çocuğun problemi olarak görmek yerine, çocuğun “ yardım çığlığı” olarak görülmesi gerekir ki çocuğa asıl yardım bu şekilde görülmeye başlanırsa sağlanmış olur. Bu problemler çeşitli nedenlere bağlı olabilir. Bunlar; aile içi çatışmalar, ihmal veya istismar, duygusal yoksunluklar, ebeveyn tutumlarının etkisi, organik bozukluklar, aile içi parçalanmalar, şiddet gibi durumların etkisi gibi faktörler sıralanabilir. Bu durumları aile fark etmeyebilir. Çocuk okula ya da kreşe gidiyorsa çocuğun okulu ile irtibat düzenli sağlanmalı ve öğretmenlerinden bilgi alınmalıdır. Eğer bu tip bir durumla karşılaşılır ise okulun psikoloğundan/uzmanından destek alınarak okulla birlikte hareket edilmelidir.

Ayrıca çocuklarımızla olan ilişkilerimizde hiç aklımızdan çıkarmayacağımız noktalar ise çocuğumuza oluşturacağımız güven duygusudur. Çocuklarımızı kendilerine güvenen ama kibirden uzak, ahlaki ve etik değerlerin öngörüldüğü saygı çerçevesinde yaşları kaç olursa olsun birey olduklarını unutmadan yetiştirmeliyiz. İhtiyaçlarını doğru anlayıp zamanında ve tutarlı ve aynılık içinde karşılamak gerekmektedir. Çocuğun yaşına göre sorumluluk daima verilmeli, bunlara sevgi ve şefkat eşlik etmelidir. Özetle çocuklarınızı sevin, onlarla ilgilenin ve onlara bol bol sarılın..

Sigara Bağımlılığı ve Sigarayı Bırakma

Bir paket sigara almak için nasıl koşuşturduğunuzu, ateş bulmak için nasıl çabaladığınızı düşünün. Kendinizi fiziksel olarak hazırlamaya başlayın. Hafif bir egzersiz programı başlatın. Daha fazla sıvı alın, dinlenmeye daha fazla zaman ayırın ve aşırı yorgunluktan kaçının. Bırakmak için özel bir gün saptayın. Bu doğum gününüz, evlilik yıl dönümünüz gibi özel bir gün olabileceği gibi dünya sigarayı bırakma günü de (31 Mayıs) olabilir. İşte çok sigara içiyorsanız, sigarayı tatil gününde bırakın ki, işe döndüğünüzde sigarayı bırakmış olun. Bırakma gününü çok özel bir gün olması için elinizden geleni yapın ve onu hiç bir şeyin değiştirmesine izin vermeyin. Bu sizin sigara içmeyen biri haline geldiğiniz günü daha yakından izlemenize ve her yıl kutlamanıza yardımcı olur.

NE BEKLEDİĞİNİ BİLMEK

Gerçekçi beklentileriniz olsun. Sigarayı bırakmak kolay değildir, fakat imkansız da değildir. Her yıl milyonlarca insan sigarayı bırakır. Bıraktıktan sonra ortaya çıkacak yoksunluk belirtilerinin geçici olduğunu bilin. Bu belirtiler genellikle 1-2 haftada ortadan kalkarlar. Nükslerin (tekrar başlama) sigarayı bıraktıktan sonraki ilk haftada en sık olduğunu bilin. İlk haftada yoksunluk belirtileri çok şiddetlidir ve vücudunuz hala nikotine bağımlıdır. Bunun en güç zaman olacağının farkında olun ve bütün kişisel desteklerinizi kullanın. İradeniz, aileniz, arkadaşlarınız ve bu kitaptaki ipuçları bu kritik dönemi başarı ile atlatmanıza yardımcı olacaktır. Geri kalan tüm nükslerin ise bırakmanın ilk üç ayında olduğunu bilin. Bunlar genellikle belirli olaylar tetiği çektiğinde (Örneğin, ani, beklenmeden ortaya çıkan sıkıntılı durumlar) oluşur. Bu zamanlar, insanların sigaraya otomatik olarak uzandıkları zamanlardır. Çünkü sigara içme gevşeme hissi yaratmaktadır. Bu ortaya çıktığında kendimizi hazırlamamızın çok zor olduğu bir durumdur. Fakat böyle bir durum oluştuğunda bir takım önlemleri hatırlamakta çok önemlidir. Sigara içmenin bir alışkanlık olduğunu, fakat sizin üstesinden gelebileceğiniz bir alışkanlık olduğunu unutmayın. Sigarayı bırakmada başarılı olmuş kişilerin bir kaç denemeden sonra temelli bıraktıklarını göz önünde bulundurun. Siz ilk bırakma denemesinde başarılı olan kişilerden biri olabilirsiniz. Fakat başarılı olamazsanız, yılmayın. Tekrar tekrar deneyin.

BAŞKALARINI DA KATMAK

Bir arkadaşınızla hedeflediğiniz tarihte bırakacağınıza dair iddiaya girin. Sigara içmediğiniz her gün sigara parasını biriktirin ve eğer sigara içerseniz ceza olarak onu verin. Ancak sigara içseniz de asla çabanızdan yılmayın. Başarılı olmak için kendinizi daha güçlendirin ve tekrar deneyin. Arkadaşlarınıza veya eşinize sizinle birlikte bırakmasını teklif edin. Ailenize ve arkadaşlarınıza bırakacağınızı ve bırakma tarihinizi söyleyin. Bu bırakmadan önce ve bıraktıktan sonra size çok önemli bir destek kaynağı olacaktır.

BIRAKMA YOLLARI

Marka Değiştirin. Hoşlanmadığınız bir markaya geçin. Hedeflediğiniz tarihten bir kaç hafta önce düşük nikotin ve katran içeren bir markayı kullanmaya başlayın. Bu sigara içme davranışınızı değiştirmede yardımcı olacaktır. Buna karşın daha fazla sigara içmeyin, daha sık ve derin nefes çekmeyin. Bunlar nikotin alınımını arttırır ve burada temel amaç vücudun nikotin olmaksızın işlevselliğine alışmasıdır.
İçtiğiniz Sigara Sayısını Azaltın Her sigaranın sadece yarısını için.Her gün ilk sigarayı yakmayı bir saat erteleyin. Günün sadece tek veya çift saatlerinde sigara içmeye karar verin. Bir gün önceden ertesi gün ne kadar sigara içeceğinize karar verin. İçtiğiniz her fazla sigara için hoşlandığınız bir hayır kurumuna 100.000 TL bağışlayın. Sigara içmeyi kesmede yardımcı olmak için yeme alışkanlıklarınızı değiştirin. Örneğin, süt için. Bir çok insan sigara içmekle süt içmenin uyumsuz olduğunu düşünür. Yemekleri ve aperatifleri sigara içmeye neden olmayacak biçimde sonlandırın. Sigara yerine bir bardak meyve suyu için. Sigara içmeyi azaltmak tamamen bırakmaya yardımcı olur, fakat tamamen bırakma değildir. Eğer günde yedi sigaradan az içiyorsanız tamamen bırakma hedef tarihini tespit etme zamanı gelmiştir ve bunun için hazırlıklara başlayın. “Otomatik” Olarak İçmeyin
Sadece gerçekten istediğiniz sigaraları için. Tamamen alışkanlıkla yaktığınız her sigarayı fark etmeye çalışın. Kül tablalarını boşaltmayın. Bu size her gün ne kadar sigara içtiğinizi hatırlatacaktır. Aynı zamanda sigara izmaritlerinin kokusu ve görüntüsü olumsuz uyaran olacaktır.
Otomatik uzanmayı engellemek için sigarayı alışılmadık yerlere ve değişik ceplerinize koyarak ters elinizi kullanarak alın. Gün içinde hiç düşünmeden bir kaç sigara yakıyorsanız, her seferinde sigarayı yakmadan önce aynaya bakın ve onu gerçekten isteyip istemediğinize karar verin. Sigara İçmeyi Zorlaştırın. Sigarayı karton karton satın almayın. Bir paket bitmeden diğer paketi satın almayın.
Evde ve işyerinde yanınızda sigara bulundurmayın. Sigaraya ulaşmayı zorlaştırın. Sigara İçmeyi Tatsızlaştırın. Sadece hoşlanmadığınız durumlarda sigara için. Örneğin, başkalarıyla birlikteyken sigara içmekten hoşlanıyorsanız, yalnız sigara için. Sandalyenizi odanın boş köşesine çevirin, dikkatinizi sadece içtiğiniz sigaraya ve onun olumsuz etkilerine odaklayın. Bütün sigara izmaritlerinizi, sigara içmekle oluşturduğunuz kirliliği size görsel olarak hatırlatacak büyük bir cam kavanozda biriktirin.

BIRAKMADAN HEMEN ÖNCE

Sigaranın olmadığını durumların pratiğini yapın. Tekrar tekrar bir daha hiç içemeyeceğim şeklinde düşünmeyin. Sadece bugün içmeyeceğim şeklinde düşünün. Kendinize bugün içemeyeceğinizi söyleyin. Sigara kokusundan kurtulmak için elbiselerinizi temizleyin. Temizlenmezse koku uzun bir süre kalabilir.

BIRAKMA GÜNÜNDE

Bütün sigaralarınızı ve kibritlerinizi atın. Çakmakları ve kül tablalarını saklayın. Sigara kirlerinden kurtulmak için dişçiye gidip, dişlerinizi temizletin. Onların ne güzel göründüğüne dikkat edin ve bu şekilde kalmalarını sağlamaya azmedin. Kendiniz ve başkalarınız için satın almak istediğiniz şeylerin listesini yapın. Fiyatlarını sigara paketleri şeklinde hesaplayın ve bu hediyeleri satın almak için içmediğinizi sigaraların parasını bir kenara koyun. Bu büyük günde boş kalmayın. Sinemaya gidin, egzersiz yapın, yürüyüş yapın, bisiklete binin, vs.Ailenize ve arkadaşlarınıza bu günün bırakma günü olduğunu ve bundan sonraki bir kaç gün ve haftanın sizin için zor zamanlar olduğunu söyleyin. Bu zor günlerde size yardımcı olmalarını isteyin. Kendinize hediye olarak bir şeyler alın veya günü kutlamak için özel bir şey yapın.

BIRAKTIKTAN HEMEN SONRA

Evde ve işyerinde, çevrenizde temiz, yeni ve sigara içilmeyen bir ortam oluşturun. Kendinize çiçekler satın alın. Kokularından bu kadar çok hoşlandığınız için şiz de şaşıracaksınız. Bıraktığınız ilk bir kaç günde boş zamanlarınızı kütüphane, müze, tiyatro, alış veriş merkezi gibi sigara içilmesine izin verilmeyen yerlerde geçirmeye çalışın. Mümkün olduğu kadar fazla miktarlarda su ve meyve suyu için. (Kafein içeren sıvılardan kaçınmaya çalışın.)Alkol, kahve ve sigara içmeyle bağlantılı olabilecek diğer içeceklerden kaçının. Sigara içmek yerine bir muhabbet başlatın.
Eğer elinizde sigara tutma hissini özlüyorsanız, kalem, tespih, meşe gibi şeylerle oynayın.
Eğer ağzınızda sigara hissini özlüyorsanız, yalancı sigara ya da kürdan kullanmayı deneyin.
Ayartılmaktan Kaçının. Yemeklerden sonra sigara içmek yerine masadan kalkın ve dişlerinizi fırçalayın veya yürüyüşe çıkın. Eğer genellikle araba kullanırken sigara içiyorsanız, özellikle ilginizi çeken radyo kanalını veya hoşlandığınız müziği dinleyin. Veya yapabilirseniz bir süre toplu taşıma araçlarını kullanın.
İlk 1-3 hafta içinde sigara içmeyle kuvvetle bağlantılı olabilecek hoşlandığınız durumlardan kaçının. Bunlar hoşlandığınız televizyon programını seyretmeme, koltuğunuzda oturmama veya yemekten sonra kahve veya kokteyl içmeme olabilir. Sigaradan uzak durma yeteneğinizden emin oluncaya kadar, ilişkilerinizi sağlıklı, sorunsuz ev dışı gezintiler veya sigara içilmesine izin verilmeyen yerlerle sınırlandırın. Sigara içmeye ayartılabileceğiniz bir yerde veya durumda olmanız gerekiyorsa, (Örneğin, yemekli toplantı veya kokteyl) sigara içmeyenlerle birlikte olmaya çalışın. Sigara reklamlarını analiz etmeye çalışın ve markalarını satmak için size nasıl şirin görünmeye çalıştıklarını anlamaya çalışın.
Aşırı İstek Geldiğinde Yerine geçebilecek yiyecekleri el altında bulundurun. Sigaranın yerine havuç, turşu, ayçiçeği (çiğdem), elma, kereviz, kuru üzüm veya şekersiz sakız deneyebilirsiniz. On kere derin nefes alın ve bir kibrit yakarken son nefesiniz tutun. Yavaşça nefesini verirken kibriti söndürün. Onun bir sigara olduğunu düşünün ve kül tablasında onu kırın. Mümkünse bir duş alın veya banyo yapın.
Ani ve derinlemesine gevşemeyi öğrenin. Kendinizi gevşetin, rahatlatıcı ve hoşlandığınız bir durumu gözünüzün önüne getirin ve bulunduğunuz ortamdan bir süre uzaklaşmaya çalışın. Bu rahatlatıcı hayal üstüne odaklaşmaya çalışın ve başka hiç bir şeyi düşünmeyin. Sigara yerine ütsü veya mum yakın. Hiç bir zaman “bir taneden zarar gelmez” düşüncesine izin vermeyin. Bir tanesi bile zarar size bir şekilde zarar verecektir.

Sağlığınız en değerli hazineniz onu kaybetmeyin…

Çocuğum Kardeşini Kıskanıyor!

Yaşamımızın ilk yıllarındaki ilişkilerimiz; kişiliğimiz ve benlik kavramımız ve hayatımız boyunca yapacağımız seçimlerde etkileri vardır. Kardeşlerin birbirlerine söylediklerinin, birbirlerine karşı tavırlarının ve anne baba tarafından kardeşlere yüklenen rollerin birey üzerinde olumlu ya da olumsuz etkileri olabilir.

Çocuklara önemli ve farklı birer kişi olarak davranılırsa, onlar da o oranda anne babalarıyla ve kardeşleriyle uyum içinde büyürler. Birden fazla çocuğunuz varsa kardeşler arasındaki ilişkilerin dinamiğini anlamak önemlidir. Bu aile içi ilişkilerin gelişmesine olumlu katkılar sağlar.

Ufak tefek ama önemli tavsiye ve ipuçları sizlere:   

  • Kardeşler arasındaki rekabetin kaynağı onların birbirlerine karşı hissettiklerinden değil, anne babaları tarafından sevilme ihtiyaçlarından kaynaklanır.
  • İlk çocuğun yeni bebekle ilgili duyguları tanımlanmalıdır. Özellikle zor duyguları. Örneğin; kardeşinin oyuncaklarını izinsiz almasının senin için kolay olmadığını biliyorum. gibi..
  • İlk çocuğunuzun kendi duyguların normal olduğunu hissetmesini sağlayın.
  • Kardeşinin varlığına rağmen onu hala ne kadar sevdiğinizi açıklayın anlatmaya çalışın.
  • Kardeşi suçlamayın. Örneğin;seninle parka gidemeyiz çünkü kardeşini uyutmam gerek gibi..bu şekilde rekabet duyguları artabilir. Onun yerine kardeşin uyanınca beraber gideriz’ daha uygun bir cümledir.
  • Kardeşine karşı dokunma ve hissetme isteği olabilir. Buna önce izin verin ama gerektiğinde çocuğun ilgisini başka yöne çekmeye ve bebekten uzaklaştırmaya da hazır olun. Yani hayır, yapma ve dur demekten kaçının.
  • Çocuk kardeşine karşı doğru bir davranışta bulunduğu zaman olumlu şeyler söylenmelidir. Bu olumlu davranışı pekiştirir.
  • İkisi arasındaki bağı kuvvetlendirin. Örneğin Kemal, Demet sana bakıyor. Sanırım seni çok seviyor! “ gibi..
  • Çocuğun sevdiği kişiden hayatındaki önemli bir yetişkinden her gün düzenli sevgi görmesini sağlayın. Çocuk kendisinin evdeki yerinin güvende olduğunu ne kadar iyi bilir ve sevildiğini ne kadar çok hissederse kardeş kıskançlığı da o kadar az olur.
  • Çocuk her istediğinde biraz zaman ayırırsanız onun kendisine yeterince zaman ayrıldığı hissine kapılmasını sağlarsınız.
  • Her çocuğun bireysel ihtiyaçlarını ön plana çıkarın. Yani eşit olmak yerine adil olun.
  • Hep iyiyi görmeye çalışın. Çocuklar arasındaki sevgiyi arttıracak yorumlar yapın.
  • Çocuklarınızı kıyaslamayın, karşılaştırmayın. Onları kendileri oldukları için övün.
  • Kardeşler arası çatışma normaldir. Gerçekçi beklentiler geliştirin.
  • Ve lütfen kendinizi onun yerine koyun, büyük çocuğun da henüz çok küçük olduğunu hem de çocuk olduğunu unutmayın…

Bilgilendirme Mesajı

29.03.2025 tarihli, 32856 sayılı Resmî Gazete ’de Yayınlanan 
“Sağlık Meslek Mensuplarının Serbest Meslek İcrası Hakkında Yönetmelik” kapsamında ruhsatlandırma sürecinde olduğum için
geçici bir süre hizmet veremeyeceğim.

Saygılarımla,
Klinik Psk. Beril P. Ceylan